HÂFIZ AHMED AĞA KÜTÜPHANESİ > SEÇME ESERLER
- Koleksiyon No:
- 1332
- Eski Koleksiyon No:
- Rodos bağış kitaplar-34
- Eser Adı:
- et-Telvîh ilâ Keşfi Hakâ’iki’t-Tenkîh, التلويح إلى كشف حقائق التنقيح
- Müellif:
- Sa‘deddin Taftazânî, Sa‘deddin Mes‘ûd b. Ömer b. Abdullah et-Taftazânî el-Horasânî, (ö.792/1390), سعد الدين التفتازاني، سعد الدين مسعود بن عمر بن عبد الله التفتازاني الخراساني
- Telif Tarihi:
- 29 Zilkade 758 [13 Kasım 1357]
- Dil:
- Arapça
- Konusu:
- Usûl-i Fıkh
- İstinsah Tarihi:
- Cumadelevvel 844 [Ekim 1440]
- İstinsah Yeri
- Karatay Medresesi - Konya
- Müstensih:
- -
- Müellif hakkında kaynakça:
- Şükrü Özen, "Teftâzânî", TDV İslâm Ansiklopedisi, 40. cilt (2011) 299-308. C. A. Storey, “Teftâzânî”, İA, XII/1, s. 118-121. W. Madelung, “al-Taftāzānī”, EI 2 (İng.), X, 88-89.
- Eserin Yayınları:
- et-Telvîḥ (nşr. M. Adnân Derviş), Beyrut 1419/1998. et-Telvîḥ (nşr. Zekeriyyâ Umeyrân), Beyrut 1996.
- Nüshaları
- Eserin Türkiyedeki kütüphanelerde üç yüzden fazla yazma nüshası bulunmaktadır.
- Muhteva
- Eser Sadeddin Taftazani tarafından Sadrüşşerîa’nın Tenḳīḥu’l-uṣûl adlı metnine yazılan bir hâşiyedir. Müellif haşiyesine kaynaklık eden eserlerin adlarını mukaddimede verir. Osmanlı döneminde medreselerde okutulan temel ders kitaplarından biri haline gelmiştir. Günümüzde de hala bazı İslâm ülkelerinde okutulmaya devam edilmektedir. Eser Sadrüşşerîa’ya yönelttiği eleştiriler nedeniyle özellikle Hanefî uleması arasında büyük yankı uyandırmış, ortaya koyduğu tartışmalar daha sonraki fıkıh usulü literatürünü derinden etkilemiş, Kadı Burhâneddin gibi pek çok müellif tarafından da eleştirilmiştir. Aralarında Musannifek’in de olduğu pek çok ilim adamı esere haşiye ve talikler yazmıştır. Bu haşiye ve taliklerin çoğu yarım kalmıştır.
- Fiziksel Tavsif
- Varak
- 197
- Satır
- 29
- Ölçü
- 274x163-194x120 mm
- Yazı
- Nestalik
- Kağıt
- Filigranlı ve aharlı kağıt.
- Cilt:
- Sırtı açık kahverengi deri çeharkuşe cilt. Metin içerisinde haşiyeleri belirten “kavluhû” ibarelerinde ve ara metin başlıklarında kırmızı mürekkep kullanılmıştır. Reddadelidir.
- Kuyûdât
- Ia / Fethi Paşa Vakfına ait Mühür
- Fethi Paşa Evkafı Hafız Ahmed Ağa Kütüphanesi Rodos
- 1a / Eserin Künyesi
- Telvîh alâ şerhi Tenkîh
- 1a / Muhammed Bin Veli’ye ait Mülkiyet Kaydı
- Temellekehû el-fakîr Muhammed bin Veli el-kâdı eş-şehîr bi-Kâdızâde sene 1052 [1642-43]
- 1a / Akçahisarlı Ali’ye ait Mülkiyet Kaydı
- Temellekehû efkarü’l-verâ Ali bin Ali el-kâdı bi-Akçahisar sâbıkan bi-heyet-i fahru’l-mütekaddimîn ve efdalü’l-müteahhirîn şeyhülislam yevme izin bi medine-i Üskübi’l-mahrûse eş-şehîr bi-İşpirzâde el-hac Muhammed Efendi fî şehr-i rabiülevvel min şuhûri sene erbaîn ba’de’l-elf min hicret men lehü’l-izzü ve’ş-şeref [Ekim-Kasım 1630]
- 1a / Ali adına Şahıs Mührü
- 1a / Murabıtzade Hasan’a ait Vakıf Kaydı
- Kad vakafa hâza’l-kitâb murâbıtzâde Hasan Bey’in fi’l-hücreti’l-cedîde fi’l-medrese-i Yeniçorlı [?] ve nasbü’l-mütevellî Karacazâde Mustafa bin Hacı İbrahim kapudan ufiye anhüm ve bihî
- 1b-2a /
- varaklarında “vakf” ibaresi bulunmaktadır.
- Derkenar
- Derkenarlarda kaynak metinlerden alıntılar aktarılmıştır.
“Sahh” gibi remizlerle düşülen notlar mevcuttur.
- 4a /
- “elhamdülillah” kelimesine dair bir not
- 33a-41a / Mukabele kaydı
- Eserin mukabele edildiğini belirten “belaga” ifadesi yazılmıştır.
- Nüsha hk. özet
- Nüsha nispeten erken bir tarihte, 15. yüzyılın ortalarında Konya’da Karatay Medresesinde, istinsah edilmiş olmasına karşılık yalnızca iki mülkiyet kaydını havidir. Bu iki kayıt da nüshanın üretiminden yaklaşık iki yüzyıl sonrasına aittir. 1630 yılında Üsküp kadısı Akçahisarlı Ali bin Ali’nin mülkiyetine giren nüsha on iki yıl sonra Kâdızâde Muhammed bin Veli’nin mülkiyetine geçmiştir. Ardından Murabıtzade Hasan Bey Hasan Bey bu yazmayı Yeniçorlı Medresesi’nin bir hücresine vakfetmiş ve vakfın mütevellisi olarak Karacazâde Mustafa bin Hacı İbrahim’i tayin etmiştir.
Derkenarlarda “sahh” gibi doğrulama notlarının yanı sıra kaynak metinlerden yapılan alıntılar, kelime açıklamaları ve mukabele edildiğine işaret edilen notlar eserin yalnızca bir okuma metin olarak değil, aynı zamanda bir çalışma ve öğretim materyali olarak kullanıldığını göstermektedir.
Yazmanın bu tarihsel yolculuğu, Osmanlı döneminde kitapların bireysel mülkiyetten vakıf sistemine geçiş sürecini ve bu bağlamdaki işlevlerini anlamamıza yardımcı olmaktadır. Eski vakıf ve medreselerin işlevlerini yitirmesi ile birlikte bu yazma, Hafız Ahmed Ağa Kütüphanesi’ne nakledilmiş ve bu sayede korunarak günümüze ulaşmıştır.